Güzel çocuklardı.

Heyecanlı, mücadeleci ve umut dolu.

 Muhalif bir ruha sahip her devrimci gibi gülen yüzleriyle iş yerime gelirler “ gelecek güzel günlerden, motorları maviliklere sürmekten, bir ağaç gibi tek  ve hür bir orman gibi kardeşçesine yaşamaktan bahsederlerdi . Timur, İlker, Umut, Yücel ve diğerleri …

  Belki iyi bir ağabey olamama rağmen “içimde olduğunu düşündükleri cevheri” ortaya çıkarmak için uğraştılar. Maddi kazanımlar değil insanlığa güzel yarınları nasıl sağlarız , çevremizi nasıl daha yaşanır kılarız derdimde olan güzel çocuklar.

  Ne şanslıyım ki böyle güzel kardeşlerim oldu.

Bilir misiniz bir insanla konuşmadan yalnızca gözlerine bakarak anlaşabilmeyi?  Hiçbir şey demeden meramını anlatabilmeyi!

   O güzel kardeşlerimden Timur Uzun’u yakalandığı amansız hastalık yüzünden kaybettik. Aklımda; Gazipaşa caddesinde elinde büyükçe bir ŞANLI BAYRAĞIMIZLA herkesin “ sessizlik” oyunu oynadığı bir zamanda cesur adımlarla yürüyen TİMUR UZUN var.

  KORKMA diye başlayan İSTİKLAL marşımızdaki KORKMAYAN adam işte o güzel kardeşim TİMUR …

   Gördüğü haksızlıklara tepki veren ve bu yüzden büyük bedeller ödeyen Timur. Ona fazla nasihat etmezdim. Faydası olmayacak bilirdim. Onu anlamayanların hatta ona düşman olanların dahi sorunlarına kayıtsız kalmayan bir isim TİMUR.

   Hayat için yaptığımız planlar tutmadı ama gönüllerde nasıl güzel bir yerin olduğunu görünce seninle bir kez daha gurur duydum.

  Güzel kardeşim, senin dilinle sana devrimci selamıyla veda ediyorum.

 IŞIKLAR YOLDAŞIN OLSUN TİMUR KARDEŞİM …