ABD ile kavgaya tutuşmadan uzun yıllar önceye dayanan bir Pazar klasiğiydi “ Western filmler” . Maaşlarını, harcırahlarını ve anlamsız ama lüks harcamalarını bizzat TÜRK halkının ödediği TRT artık o filmleri yayınlamıyor.

  Aslında o filmlerin tam sırası ! Hep söylüyoruz ya “ yerli ve milli olmak “ diye, işte Dünyadaki ilk yerli ve milli akımı başlatan o Kızılderililerdir. Kıçlarında donları yoktu ama her türlü imkanı olan tam donanımlı Soluk benizlilerle ( Amerikan askerleriyle) sonlarını düşünmeden savaştılar. 

  Bizler o filmleri seyrederken hep Amerikan süvarileri gelince alkışlayan bir milletizdir ama bir çok işte yaptığımız gibi yine hatalı tercih yapmış ve işgalcilerin yanında yer almışızdır. Oysa hem yerli hem milli olma şiarına sahip olacaksın hem de lacivert formalı Amerikan süvarilerinin yanında yer alacaksın. İşte IQ burada devreye giriyor. 

  Geçtiğimiz hafta (ayın 21 inde) “ Dünya Kooperatifçilik günü” kutlandı tüm Dünya’da ! Özellikle yaygın medyayı ve ulusal televizyon kanallarını takip ettim o gün. Bakayım hangi kanalda ve gazetede “ yerli ve milli olmanın ilk ayağı olan KOOPERATİFÇİLİK” hangisinde işlenecek diye ! Hiçbir kanal konuyla ilgili bir program yapmadı. Bırakın kısa bir hatırlatma yazısı dahi yayınlamadılar. Eskinin en güzel geleneklerinden olan resimli duvar takvimleri haricinde hiçbir yerde yok bu tip bilgiler artık. 

  Neyi bilmenizi istiyorsalar o konuyu haber yapıyor o konuları işliyorlar. Gerisi yok ! 

 Köylünün üretim sahnesinden çıkmasının en büyük nedenlerinden biri de eski kooperatif düzeninin bitmesidir. Kentli insanların pek ilgisini çeken konu değildir ama tüm kooperatifler ülke kalkınmasında en önemli lokomotiflerden biri olmuşlardı. “ Paramız var dışarıdan alırız” diye diye Dünyanın en borçlu 10 ülkesinden biri olduk. Üstelik kendi ülkemizde kolaylıkla üretebileceğimiz hiçbir şeyi üretmeyeceğiz neredeyse !

  Yalnızca tarım alanında bile eski üretim rakamlarını yakalasak dışarıya bağımlılığımız azalacak. 

  Dikkat ediyorum bu tip konular çoğumuzun derdi değil gibi davranıyoruz. Mart yerel seçimlerinde kimin aday olacağı bizi daha çok ilgilendiriyor. Oysa kim kazanırsa kazansın o seçimleri, bin yıllık eriğimizi bile Şili’den almak zorunda kalacağız. Peki o zaman ne olacağız ŞİLİ MİLLİSİ mi?