Sanıyorum insan evladının başına “şu da gelmez artık “ dememek lazım. Yarım asırlık ömrü çoktan devirdim ama her yeni gün yaşadığım olaylar, şahit olduklarım veya duyduklarım daha bugüne kadar hiç duymadıklarım veya hiç şahit olmadığım şeyleri kapsıyor. 

  Sözü uzatıp sizi fazla sıkmak istemiyorum. Gündemimde bir sayın bakanımız var, üstelik bir kadın bakan. Kadın vekillere kadın bakanlara biraz daha ılımlı bakan bir ulusuz. Onlara hep anne şefkati taşıyor gözüyle baktığımızdan olsa gerek. 

  Ayrıntılı bir açıklama ile ülke gündemine oturan kişi “ Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile bakanı “ sayın Zehra Zümrüt Selçuk.  Önce sayın bakan ne demiş kısaca bir bakalım. 

  “ Ağustos ayında 8.2 milyon işçi emeklisine, 2.6 milyon Bağ-kur emeklisine ve 2.3 milyon memur emeklisi olmak üzere 13.1 milyon emekliye 30.5 milyar lira aylık ödemesi yaptıklarını belirtti sayın bakanımız. Son 2 yılda emeklilerimize toplam 674.5 milyar lira aylık ödemesi gerçekleştirdiklerini belirten bakanımız ve şu müjdeyi de vermeyi ihmal etmedi “ Emeklilerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. “ …

   Ne zaman bir devlet yetkilisi “yanınızdayız” derse beni büyük bir korku alır. Ne diye koskoca devletin büyük bir yetkilisi bizim gibi “kıytırık vatandaşın yanında olsun ki” ? Siz olsanız korkmaz mısınız? Zira ne zaman devletten “ halka müjde” diye bir şey duydum ya elimdekinden oldum ya borçlandım. Aman bana müjde falan vermeyin. Yanımda da olmayın. Ben size uzak, siz Allaha yakın olun. Yaptığınız tek doğru dürüst iş emekli maaşlarını her ay hesaplarımıza yatırmak. Maaş adaletsizliğini, aradaki büyük farkları ve her yıl azalan bağlama oranlarından bahsetmiyorum. 

  Üstelik bu maaş ödeme işini en başarısız diye yerin dibine soktuğumuz, iktidardan sonra girdiği ilk seçimde baraj altında bıraktığımız tüm siyasi iktidarlar dahi günü gününe ödediler. Ben o dönemler emekli değildim “prim ödeyen” gruptaydım ama büyüklerimiz emekli aylıklarını düzenli alıyordu. O zamanlar şikayetimiz; emekli aylıklarıyla niye kuzu pirzola alamıyoruz, hep dana eti yemek zorunda mıyız? idi. Şimdi kasabın önünden mahcup geçen kediler gibiyiz. Yanlışlıkla kasaptan içeri girsek “ bir arkadaşa bakıp çıkacağız” deriz ancak. 

   Eğer bir bakan “üstelik görevi” sosyal hizmetler ve aile olan bir bakan “ size maaş ödedik” diyorsa benim aklıma MAHO AĞA gelir. “Size ben bakıyorum … oğlu …sataram köyü haa “ repliğiyle o dönem güldüğümüz ama hiç düşünmediğimiz Kemal Sunal filmini hatırladım. Ne yani şimdi ağamızın bize bakmaya gücü mü yoktur? Yoksa biz ağaya yük mü oluyoruz.

   Hani 5 milyondan fazla Suriyeli din kardeşimize !!! 40 milyar dolardan fazla hazinemizden para harcanırken “yarınlarda sorun olur bu işler” dediğimiz tam da buydu işte. 

  Geri dönüşü otuz yıl sonra olacak köprülere, statlara ve yolcusu dahi olmayan havalimanlarına yatırım yapılırken “düşünülmeden yapılırsa” plansız yapılırsa, iyi analiz yapılıp fizibilite çalışmaları dikkate alınmazsa “ hazineye büyük yük olur” dediğimiz şeyler bunlardı işte. 

   Yarın “ sorun yok maaşlar gününde yatacak hesaplara” denirse bu bir iktidar başarısı olmaz. Zira sizin deyiminizle ayakta zor duran (rahmetli ) Ecevit bile tek bir kez emekli maaşlarını ödedik diye ne kendisi ne de bir bakanı bunu bir “başarı hikayesi” gibi anlatmadı. Olmaz zaten ! Başarı; dün topladığın primlerin karşılığını bugün maaş olarak ödemek değil, bu ülkede prim ödeyen kişi sayısını arttırmaktır. Geçici işlerde halk uyutuldu. Ülke kaynakları “kimse itiraz etmesin” diye cami inşaatlarına akıtıldı” . “Fabrika açın, cami her mahallede üçer beşer var diyenlere “kafir “muamelesi yapılır endişesi yüzünden genel kamuoyunda bir sessizlik hüküm sürüyordu. Ancak gerçek !!! ekonomistler olayın nereye savrulduğunun farkındalar.