Eğer Kemal Sunal filmlerini defalarca seyredenlerden biriyseniz, yönetmenliğini Kartal Tibet’in yaptığı “  ŞARK BÜLBÜLÜ” nü hatırlarsınız. En meşhur sahnesi; gazino sahibi gergin patron’un( Dinçer Çekmez) sinirlendiğinde “ mazlumu getirin bana” demesiyle “ mazlum” Yadigar Ejder’i getirtip bir kamyon sopa atıyordu. 

  Filmin senaryosunu yazan Türk sinemasının emektarlarından rahmetli İhsan Yüce; müthiş bir ironi yazıyor, inanılmaz bir trajediyi ortaya koyuyor. Güç elinde olan “zalim” oluyor. Karşısındakiler de “mazlum”. Filmi o dönem sinemalarda seyredenler ve günümüzde defalarca televizyon kanallarında izleyenler muhtemelen “mazlum” un müthiş bir mesaj olduğunu fark etmeden kahkahalarla gülüyorlar. 

  Oysa “ mazlum” öyle iş olsun diye koyulmuş bir isim değildir. Taksim Gezi parkında bir bankta ölüsü bulunan gariban figüran Yadigar Ejder ve onun gibilerin ortak ismidir. Yalnız onlar gibi olanların mı? Elbette hayır. 

  Kimdir bu mazlumlar? 

Çalışmasının karşılığını alamayanlar

Emeği sömürülenler

Bir branş üniversitesini bitirdiği halde ortada işsiz gezenler

Ailesinin geliri çok az olmasına rağmen kendi ülkesinde “mülteciler” kadar devlet desteği göremeyen öğrenciler

Hakkını aramaktan korkanlar

Düşüncelerini özgürce açıklayınca başı derde girenler

Sendikalı olduğu için işten atılanlar

Bir işe girmek için siyasetçi kapısı aşındıranlar

Hastasına ilaç almak için yasa bekleyenler

EYT’li olup yaşa takılanlar

Reisi olduğu eve eli boş gitmekten utanan babalar

Ürettiği ziraat ürününü maliyetine satan çiftçiler

   En klasik en bilindik söylemdir “ Kapitalistler düşmandır” “ Dış güçler bizi parçalamak istiyor”. Be kardeşim seni hep mi kapitalistler yönetiyor? Hiç mi uyanmıyorsun? 

   Ortada dönen çirkin oyunu hala göremiyorsan, sen mazlum falan değilsin ….