Peşkeş va mı, peşkeş !..

İlimiz büyük bir sel felaketi yaşadı…

Tekrar geçmiş olsun, bundan sonra herkes tedbirini ona göre alsın…

" Bir musibet, bin nasihatten iyidir " diye boşuna söylememişler.

Bazen doğal afetler karşısında çaresiz kalabiliriz ama, zararın yarısı doğal afetten geliyorsa, yarısı da tedbirsizlikten, umursamazlıktan, " Bize bir şey olmaz " mantığından kaynaklanıyor.

Beş yıl boyunca abudik-gubudik işlerle uğraşan belediye başkanları, felaket kapıya geldiğinde şaşkın ördeğe dönüyor, zararın tümünü "felakete" yükleyip aradan sıyrılmaya çalışıyor.

Ey ortasından, kenarından, köşesinden çay geçen kimi belediye başkanları !..

Keşke, onun bunun "kalçasına" merak salacağınıza, keşke yeşil alanları patır patır imara açacağınıza, keşke sekretere asistanlık adı altında 'tatil" yaptıracağınıza, keşke  yakın akrabayı doğrudan teminler ile zengin edeceğinize biraz da altyapı çalışmalarına önem verseydiniz.

Ancak, sizin için altyapı önemli değil…

Peşkeş va mı, peşkeş !..

Balıklama gidersiniz.

*

Zonguldak sular altında kaldı…

Dereler taştı, evleri işyerlerini 2 metre su bastı…

Keşke beş yıl boyunca hamasi nutuklar çekeceğinize o derelere, o çaylara derivasyon tünelleri yapılması için DSİ'nin kapısını aşındırsaydınız, hangi partiden olursanız olun, ilgili bakana gidip beldeniz veya ilçeniz için destek isteseydiniz.

Ormanlı Belediye Başkanı Bayram Başol'un yaptığı gibi…

Sayın Başol, böyle bir sel felaketi sonrasında kolları sıvadı, dere ıslah çalışmalarına başladı, milletvekillerinden ve Hükümetten yardım istedi, talebi kabul edildi,  gerekli ödenek sağlandı, DSİ-Belediye işbirlilği ile kısa sürede dere ıslahı gerçekleştirildi.

Hükümet, belediyeler arasında ayrım yapmıyor, beldelerin, şehirlerin ihtiyacı olan altyapı hizmetleri için proje karşılığında gerekli desteği sağlayıp, ödenek gönderiyor.

Ne var ki, bizim kimi ehli keyif belediye başkanlarımız bunu bile yapmıyor…

Personeli taciz…

İmardan rant sağlamak…

"Kalça' peşinde dolaşmak…

Rakı içip, dayak yemek…

Onlar için "altyapı" önemli değil…

Peşkeş va mı, peşkeş !..

Mesele bundan ibaret…

Erhan ÇAKMAK