CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alan ve Türk Milleti’nin vicdanını yaralayan sözlerini, seçim kaybede kaybede “meşruiyet” duygusunu ve demokrasiye olan inancını da kaybetmiş bir siyasetçinin dışa vurmuş ruh hali olarak algılamak gerekiyor.

Aksi halde, seçimle, yani “millet iradesi” ile göreve gelmiş bir Cumhurbaşkanı hakkında böylesine haddini aşan laf etmek gafletinde bulunamazdı.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, devleti ve milleti temsil eder.

Cumhurbaşkanına yapılan saygısızlık, aynı zamanda devlete ve millete yapılmış saygısızlık demektir.

***

Tarihi süreç içinde, CHP’nin üst katlarında zaman zaman demokrasiye tahammülsüzlük, millet iradesini hazmedememek ve meşruiyeti başka zeminlerde aramak heveslileri görülmüştür.

Oysa demokrasi, “millet iradesine razı olmak” rejimidir.

Demokrasiyi sadece kendileri için var sayıp, seçim sonuçlarına, yani “millet iradesine” katlanamayanların, kürsülerde, meydanlarda, salonlarda “demokrasi şampiyonluğu” yapmaları hiç kimseye inandırıcı gelmiyor, üstelik bu çifte standart milletin gözünden de kaçmıyor.

*** 

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Türk Milleti’nin yüzde 52.6 oyu ile seçilmiş bir Cumhurbaşkanıdır.

Partili Cumhurbaşkanlığı sadece bizim ülkemizde değil, dünyadaki pek çok ülkede uygulanan demokratik bir sistemdir.

Cumhurbaşkanımız, milletimizin helal oyları ile seçilmiş, yetkisini doğrudan milletten alan sözde değil, özde Cumhurbaşkanıdır.

Millet iradesini beğenmeyenlerin bunu anlamaları ne kadar zor ise, milletin teveccühünü kazanmaları da o kadar zor oluyor.

İşte bu yüzdendir ki, CHP yıllar yılı iktidar yüzü göremiyor.

Erhan ÇAKMAK