Tıp eğitimi almadım ama yazılarımda zaman zaman tıp alanından küçük alıntılar yaparak sizleri klasik ve okumaktan bıktığınız konuların dışına çıkarmak istiyorum. 

  Bu tip yazılarda ana temayı ve sonucu bulmayı değerli okurlarıma bırakmayı tercih ederim. 

  Önce şu temporal lob ne demek onu bir yazalım. Kabaca “temporal lob; beyinde hafıza ve yön bulmada önemli rolü olan bölgedir”. Farkında olmadan hayatımızda en çok kullandığımız ve kullanım için ne kadar mutlu olsak az olacak beyin bölgesi. 

   Unutmuyorsanız “temporal lob ta” sorun yok demektir. Herkesin çaresiz kaldığı anlarda siz çıkışı bulabiliyorsanız “şanslısınız”. Yön bulmak,yönü tayin etmek, doğru karar vermek için mutlak gerekli bir unsurdur. 

  Her yıl yenilenen çalışmalarda, insan beyninin yalnızca küçük bir kısmının çalıştığını iddia edenlerin yanıldığı ortaya çıktı. Normal sağlıklı bir insan; beyninin neredeyse tamamını kullanıyor. Her hangi bir ufak hareket için bile beynin % 90 civarında etkileşime girdiğini bilim adamları hesaplamışlar. 

  Yazımın konusu insan beyni ve çalışma şekli falan değil. Bu kadar üretken olan bir beyin yapısıyla bunca hatayı nasıl yapıyoruz ve bunun çözümü için niye hiçbir girişimimiz olmuyor. 

   Herhangi birinden 100 lira alacağımız olduğunda bunu uzun yıllar unutmuyoruz da, toplum olarak başımıza gelenleri ve yaşadığımız travmaları nasıl oluyor da hemen hafızadan siliyoruz? 

  Çağdaş ülkelerde insanlar; yaşadıkları onca konfora ve özgürlüğe rağmen hala “daha fazlası ve daha ilerisi “derken bizler niye kısıtlı imkanlara rıza göstermeye zorlanıyoruz? 

  Niye bize bahşedilen o mükemmel dizayn “organizasyon kumanda merkezini” (beyin) tam kapasite kullanma hakkına ve avantajına sahipken ortaya somut şeyler koyamıyoruz? 

  Yön bulmada üstümüze yok. Yürüdüğümüz yolu genellikle hiç unutmuyoruz. Bir çoğumuz “bir gördüğümü bir daha unutmam” deriz. İlk okul çağındaki sıra arkadaşlarından, ilk öğretmenimize kadar kimseyi unutmayız. Ne ilk oturduğu evi unutan vardır nede eve gelen ilk televizyonu. Komşularımızı haklarında rapor yazacak kadar iyi hatırlarız. İlk sevgiliyi, ilk buluşmayı, ilk birlikte sinemaya gidişi hatırlarız ama günümüze kadar bize verilen siyasi vaatleri pek hatırlamayız. Acaba hatırlamak mı istemeyiz? 

  Artık mazeretimiz de yok. Normal ve sağlıklı bir insanın beyni tam kapasite çalışıyor. Ne Dünyada ne de öldükten sonra hesap gününde “az çalıştı benim beyin, hatalarımın affını istiyorum” da diyemeyiz. İş çıkarlara gelince “ tam kapasite kullanım” , adisyon anında “elektrikler kesildi/arıza yaptı” mazereti … Sizce bu yol/bu formül tutar mı? 

  Elbette yazımın başında dediğim gibi “finali siz belirleyeceksiniz” . Ben; yalnızca aldığımız kararlarda, attığımız her adımda mükemmel ve ilahi bir düzeneğin(beyin) bize yol gösterdiğini anlatmaya çalıştım. Yüce Kuran’da bize “ hala aklınızı kullanmayacak mısınız” “düşünmüyor musunuz” “ibret almıyor musunuz” sorularının boşuna olmadığını düşünüyorum.