14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerinde siyasiler kadar bizlerde çalıştık.
Onlar yoruldu, bizde yorulduk.
Seçim sonuçlarını da gece saat 3'e kadar takip ettik.
Benim bir spikerlik, tv geçmişim yok.
Olsun da istemiyorum zaten ama mecburiyetten dolayı bazı sorumlulukları üstüme almam gerekti.
Kanal Z de yayınlanan programa canlı telefon bağlantısı ile katılmak zorunda kaldım.
Aslında herkesin görev yeri belliydi ama yaşanan bir aksaklık nedeniyle tüm siyasi partilerden ben bağlanmak zorunda kaldım.
Önce MHP, sonra AK Parti ve daha sonra CHP'den yayına katılmam istendi.
Elimden geldiğince yapmaya çalıştım 
Ama Seda Fidan tek.
Aynı anda her yerde olamıyor.
Milliyetçi Hareket Partisine saat 18:00 ile 20:00 arası neredeyse 10 kere gittim seçim sonuçları partiden takip edilir diye 
ama partide sadece Merkez İlçe Başkanı Süleyman Erbay ve Milletvekili Adayı Özlem Taşkın vardı.
Sonuçların nereden takip edileceğini sordum ilçe başkanına; "İl başkanımız bir program hazırlıyordu bilgim yok siz arayın" dedi.
İl Baskanı Mustafa Öztürk'ü aradım, "Kalabalık olacağını düşünüyoruz bu nedenle Alaborina Restoran'ı ayarlamaya çalışıyorum. İzin bekliyorum haber verecegim" dedi.
Milletvekili adayı Murat Kotra'yı aradım; "İl başkanımız birşeyler ayarlıyor ben Kozlu'dayım" dedi. 
İki saat içinde İl Başkanımıza bir daha ulaşamadım, partiye git gellere devam ettim.
Nihayetinde MHP Milletvekili Adayı Sayın Murat Kotra'nın bana dönüşü ve partiye geçtiklerini belirtmesiyle MHP' ye geçiş yaptım.
Kanal Z ekranlarında yayınlanan canlı yayın için bağlantı talebimizi Sayın Kotra tek kelime etmeden kabul etti, ilk izlenimlerini aktardı.
İlk canlı yayın bağlantısını oradan yaptım. Becerebildim mi bilmiyorum ama hem şahsıma hem de yayına olumlu yaklaşımlar oldu.
Ardından Ak Parti'ye geçtim oradaki atmosferi aktarmaya çalıştım.
İl Başkanı Sayın Çağlayan'ın ve partililerin yaklaşımı bana motivasyon oldu sanırım onu da atlattım bitti derken başına CHP işi de çıktı.
CHP'ye Zonguldakta sandıkların tamamı açılmışken yani Ak Parti 3, CHP 2 Milletvekili çıkarmışken gittim.
Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları da gittiğim an Cunhur İttifakı oyu yüzde 50.4 iken  Millet ittifakı oyu yüzde 44'lerde idi.
Gittiğimde CHP Milletvekili Adayı Deniz Yavuzyılmaz oradaydı ancak; Sonuçlar biraz daha netleşmeden yayına katılmak istemiyorum, netleşince katılırım buralardayım dedi
Aradan yarım saat geçince kanal beni yayına bağladığında milletvekili adayı Deniz Yavuzyılmaz orada yoktu.
Merkez İlçe Başkanı Ebru Uzun'da "Beni bağlama ağzımı açacak halim yok" dedi, odadan çıktı.
Merkez İlçenin odasında 10 kişi falan vardı.
Merkez İlçe Başkanlığında kalabalık yok demek istememiştim ama öyle algılandı.
Ben sonuçları baştan sona CHP'de takip etmediğim için önceki kalabalığı bilemem tabi.
Kaldı ki seçim koordinasyon odasında PC başında olan yoğunluk sonuçların işlenme esnasında olan kalabalıktı.
Yine Atınç Kayınova, "Fazla bir kalabalık yok, moraller bozuk" dememin ardından provakasyon yaptı.
Neymiş efendim "Genel başkanlarının arkasındalarmış, ben kalabalık yok diyerek insanları kandırıyor muşum" 
Eski seçimlerin nasıl olduğunu ben çok iyi biliyorum kıyaslamaya kalırsa iş, Kayınova ve yanındaki 3/5 kişi söylediklerinin altında kalırlar.
Madem Kılıçdaroğlu'nun arkasındalar, CHP zamanında Kılıçdaroğlu/İnce diye niye ikiye bölünmeye çalışıldı?
Madem ki CHP dimdik ayakta niye yerel seçimlerde adaya kızıp sandığa gidilmedi, CHP'li belediyeyi AK Partiye kaptırdılar?
Madem ki CHP bir bütün şimdiki aday listesi açıklanınca, ithal aday diye 3. sıra adaylarını kabullenmek için 2 hafta adaylarına muhalefet yaptılar?
Kaldı ki ben CHP'nin bu tip anlayışlarını bildiğim için seçim sonuçlarını hiç CHP'den takip etmek istemedim yıllarca.
Bu seçimde de istemedim çünkü Kayınova ve onunla aynı zihniyette birkaç insan vardı hep orada.
Şimdi bunlara da ayaklanacaklar ama herkes için söylemiyorum.
Kayınova ve birkaç kişi için söylüyorum.
Herşeyi çok bilirler, hep onlar konuşur, hep onlar doğrudur.
Parmakla gösterilesi insanlar!..
Meclis üyesiyken de böyleydi.
Ancak bağırır.
Kayınova bir; "Benim insanları yanıtmak gibi bir niyetim olamaz, insanlar salak değil neyin ne olduğunu görürler"
İki; "Ben baştan sona orda değildim önceki kalabalığı bilemem. Madem önce kalabalık vardı, size telefon uzattığımızda durumu anlatır, sorulara cevap verirdiniz. Yalandan yere bağırmazdınız"
Üç; "Cırlamanızın başında dediğiniz gibi, "Ben bir Kayınova olarak müdahale etmek istiyorum" Kayınova bu kadar ancak yalandan yere cırlarsın.
Düzgün konuşmayı unutmuşsun sen Belediye Başkanının önerisine uy doktora git, psikoloja ama hatırlatalım Ek binada poliklinik.
Dört, Senin bir acın mı var, herkesle bir derdin var?
Beş; Ben senin babanın oğlu değilim bağıramazsın.
Sonuçlar değişti rahatladın mı diycem ama sen rahatlamazsın, kesin bağıracak birşey bulursun.
Terbiyesiz, insan olmayı öğren.