Gözünü sevdiğim “ekonomi bilimi” öyle harbidir ki, evlat olsa “ meşin eldivenle sevilmez” …

Bir iki küçük açığı kapatırsın, rakamları bir oraya bir buraya çekip koyarsın, boşa koyar doludan alırsın, olmadı hiç olmayan yerden çekip bir şeyler çıkartısın ama sonucu ASLA DEĞİŞTİREMEZSİN .

Kıçın açıkta kaldı mı Karakışın ayazında “donarsın” .

Kömür yoksa odun yakarsın. O da yoksa tezek yakarsın, o mendeburda yoksa ne boğ yakarsın?

Aslında işin içindeki tüm ekonomistler, bankacılar, iktisatçılar, büyük holdingler ve küçük esnaf dahi herkes gerçeği biliyor. Zaten sayın Cumhurbaşkanı da ifade etmişti “tulumbada su bitti” .

2022 yılında( yani bir kaç ay sonra) dış borç ödememiz 180-185 milyar dolar. Bu rakam tüm borçlarımızın toplam tutarı değil. Yalnızca önümüzdeki yıl ödememiz gereken DIŞ BORÇ . Bunun üzerine 40-45 milyar dolar cari açığı koyduğunuzda 220-230 milyar dolar “acil paraya/ yeni borca” ihtiyacımız var.

Şimdi Mehmet amcam; “ ne var bunda nasılsa o parayı buluruz” diye düşünebilir, güzel amcam “sen bakkala borcunu borç alarak ödemenin ne olduğunu “ iyi bilirsin. Bir gün o borcu döndüremezsen kapına önce bakkalın çırağı gelir, sonra oğlu en sonunda bakkalın kendi gelir.

Ekonomi; yazdım ya evlat olsa “sevilmez” ama nüfusta kaydı var, “atsan atamıyorsun, satsan kimse almıyor” …

Bu ekonominin bazı kolay reçeteleri var. Acı reçeteler bunlar. Örneğin “ İSRAFI SEVMEZ” . Evinde çoklu avize kullanıyorsan, tekli floresan lambaya döneceksin. Lüks aracın varsa “elden çıkarıp” daha düşük model bir binek alacaksın. Gösteriş için etrafa para saçmayacaksın. Yakın yerlere yürüyecek, ROKFOR peynir yerine LOR ile idare edeceksin.

Kızın, oğlun veya eşinin özel günlerinde kendine iş çıkartıp kutlama gibi ciddi adisyonlardan kaçacaksın. İtalyan kumaştan şık takımlar yerine Mahmutpaşa’nın yolunu tutacaksın. Ayakkabın, milyarlık gömleğinle yarışmayacak. İşe giderken evde hatuna “ sefer tası” hazırlatacaksın. Öğlen yemeğini dışarıda yiyeceksin ama Sultanahmet Caminin avlusunda ….

Ev mi alacaksın, dubleks, tripleks takıntın olmayacak. Nohut oda bakla sofaya şükredeceksin.

Maaşını; mahalle bakkalıyla, kasabıyla ve manavıyla (tabiî ki bu esnaflar kaldıysa) bölüştürmeyi dert etmeyeceksin. Belediyeler “ zorunlu ihtiyaç olduğu” için suyu kesemiyorlar, önce elektrik borcunu ödeyeceksin. Maazallah bir bakmışsın ZART diye ışıklar kesilmiş .

Dedem rahmetli hep derdi “gerekirse itibardan bile tasarruf edeceksin” … Artık tulumbayı öğrendiğimize göre TASARRUFU da bir ara öğreniriz