Yoğun süreçler. Zor koşullar.

Soruşturma.Sorgulama.

Gözaltılar.Tutuklamalar.

Serbest bırakılanlar.Hep ihmal, sebep ve nedenler etraflıca araştırılıyor.

Bununla birlikte hayat devam ediyor.

Yaşam devam ediyor.

Çalışmaya  devam ediyoruz.

Gündemlerimiz her daim dolu.

İlimiz yoğun. Bölgemiz yoğun.

Zonguldak gündemi kömürü ile, çeliği ile, termik santralleri ile, yerli doğalgazı ile, limanları ile, endüstri merkezi ile, serbest bölge ile, ve benzeri ile birlikte anılıyor.   

Zonguldak her zaman yukarıda ki saydığımız örnek  ve benzeri gündemlerle konu başlığı oluyor.

Gün geçmiyor ki bir şey olmasın.

Ama oluyor. Tam yol alacakken.

Önümüze bir set çıkıyor.Çıkabiliyor.

Şimdi Amasra kazası.

Ne olacak?  Herkes birbirine soruyor.

Keşke olmasaydı.Olmamalıydı.

Ama oldu.Acımız büyük.

Canımız acıdı.Yaralılarımız var.

Tam 41 şehidimiz.Altı yaralımız var.

Zonguldak’ın çocukları hem de pırıl pırıl.

Gencecik.

Şehitlerimize rahmet dilerken.

Yaralılarımıza acil şifa diliyoruz.

Şehitlerimizin tam 31 sayısında ki 2018-19 dönemi işe girenler.

Eğitim almamış olanlar.Ocağa girdiler ve çalışmaya başladılar.

Bunu da  önemle belirtelim. Eğitim konusunu da ayrıca önemle değerlendireceğim.

Amasra da çalışan maden işçilerimiz önce ayın Ekim 27’sine kadar moral izni verildi.

Şimdi ise yıllık izinlerini kullanıyorlar.Tam bir ay Amasra A sahasında bakım olacak.

 Ocağın güvenilir olmasına çalışılıyor.

Yangının tamamen söndürülmesi, baraj setlerinin devamlılığı, A sahasının normale döndürülmesine  çalışılıyor.

Maden ocağı kapanacak,  üretim duracak sözlerini Amasra ve Bartın merkezde yoğun olarak duyuyoruz.

Bu yanlış algı da yetkililer ve ilgililer tarafından açığa çıkarılmalı.

Kamuoyunun tatmin olması doğrular ışığında sağlanmalı.

 Enerji ve Çalışma bakanlığı,  TTK ve GMİS bu konuda açıklama yapabilir düşüncesindeyim.

Üretime mola ne kadar sürecek?   

 Devam ediyoruz.

Bu kaza bizlerin maden çalışmasına engel olmamalı.

Tekrar yeni yeniden işbaşı demeliyiz.

Maden ocağında üretimlere başlamalıyız.

Amasra A sahası derlenmeli.

Toparlanmalı Bu bölgeye Zonguldak’tan ustabaşı olan madencilerimiz gitmeli

.Burada madencilerle çalışarak geçiş dönemi atlatılmalı.

Zonguldak havzası tekrar büyük üretimlere imza atmalı.

Madenciler burada  çok daha güçlü diyebilmeliyiz.

Yeni maden işçilerimiz ile işe başlamalıyız.

Hiç unutmuyorum. Tam 3000 işçi alımına imza atılmıştı.

Sene 2009. Cumhurbaşkanımız o dönem Başbakandı.

Kozlu kuyu başında açıklamıştı.

Bende oradaydım. Cumhurbaşkanımız o zaman şu sözlerini de hiç unutmuyorum.

Tam 3000 işçi alıyoruz. Hayırlı üretimler.

Bol kazançlar. Ama artık zarar istemiyoruz.

Kar da istemiyoruz.Başa baş getirin yeter.

Dileyin benden istediğiniz işçi alımını o zaman, çok daha büyük işçi alımlarına imza atarız.

Bu işçi alımı tüm havzaya yayılmıştı.

Müjdeler havada uçuşuyordu.

Tam gaz üretim anonsu verilmişti.

Tam yol alıyorduk. Üretim artışı sağlanıyordu.

İyi yoldaydık.

Bu arada popülist siyasi politikalar uğruna  başarılı  genel müdür  tam 1.5 sene erken gönderilmişti.
Yerine gelen genel müdür de çok deneyimliydi.

Hemen üretim adına tam yol alınıyordu.

Prim sistemi gelecekti. Teşvik gelecekti.

Kömür üretimi kişi başı artırılarak sistem kendi kendine döngü sağlanacaktı.

Çok üreterek çok kazanılacaktı.

Maaşlar da artacaktı. Sistem tamamdı.

Son anda olmadı. Son anda engel çıktı.

Belki de üretim adına kurtuluş reçetesiydi.

Ama olmadı. Popülist   politikalar.

Sonucu hazırladı. Kurumun üretim adan geleceği bize göre kurtulacaktı.

Dediğim gibi olmadı.

O dönemin genel müdürü bu konuda  çok yoğun uğraşı sergilemişti.

Tam altı buçuk yıl  genel müdürlük yapan Dağdelen, kişi başı kömür üretiminde rekorları egale etmişti.

Sonra İnan genel müdür döneminde prim sistemi ile zirve doruğa çıkacaktı.

Olamadı. Olmadığı gibi.

Peş peşe aksilikler ve olumsuzluklar sanki neler  oluyor dercesine.

Üretimin durmasına vesile oluyordu. Düşmesine neden oluyordu.

Önce Kozlu ve sonra Karadon bölgesinde yaşanan iş kazaları.

Bu firmalar nasıl geldi?  Nereden geldi?

Zonguldak’ ta tanıyan ve bilen var mı?

Ben söylemiyorum. Araştırsınlar söylesinler.

Çünkü bizler galeri açma ve işi yapan bu firma yetkililerini ve ilgililerini hiç görmedik.

Zonguldak’ ta temsilcileri vardı. Başka da bildiğimiz yok.

Genel merkezi neresiydi onu bile bilmiyoruz.

Zonguldak’la ve bizlerle hiç tanışmadı..

Sonuç olarak ihale aldılar. Yıllarca kazandılar.

Sonra bir kazada sırra kadem bastılar.

Kim ve kimler olduklarını hiç kimse bulamadı.  

Bu iki firma Zonguldak'a sonuç olarak büyük zarar verdi.

Bizlerin kamu madenciliğin üretim adına mola vermesine neden oluyordu.

Bu mola Karadon bölgesinde çok zor atlatıldı.

Tüm plan. Program.

Üretim adına. Başa dönülüyordu.

Yani üretimde bu kazalar engel oluşturuyordu.

Neye rağmen. Bu kazaların aslında TTK ile hiç ilgisi yok.

GMİS ile ilgisi ve sorumluluğu yok.

Hizmet alımı. Veya ihale ile yapılan işler.

Kurum haricinde özel firmaya şartnameye uygun verilmişti.

Kömür üretme değil. Kömür üretimi adına galeri açılması ihalesi oldu.

Aslında birkaç yıl çok da iyi gitti. Sonra ne olduysa.

Peş peşe kazalar geldi.Sanki Allah korusun ama ihmal demek istemiyorum tabi ki.

Olmayacak oldu. Nasıl oldu diyemiyoruz.

Tabi ki ihmallerin firma konumunda olduğu her diam iddia edildi.             

Maalesef. Yeraltı galeri açma işinin ihaleye verilmesi bu sonucu getirdi.

İhaleye vermesek. Galeri açma işini kurum yapmazsa.

Kurum belki kapanacaktı.Her iki tarafı sakıncalıydı.

Mecburen ihaleye çıkıldı.

Çünkü galeri açma işini yapacak kurumun personeli.

Madencisi yoktu. İşçi açıkları had safhadaydı.

İş özel sektöre verildi. Sonuçları yıllar sonra ortaya çıktı.

Her iki kaza da bizleri havzayı üretim adına yıllar kaybettirmiştir.

Ve bu kazalar özel sektör adına yer altı maden galerisi yapan firmalarında sonunu getirmiştir.

Sonuç olarak.

Karadon ve Kozlu, faciaları, galeri açma işini alan firmalarının neden ve sebep olduğu iddia edilen kazalar sonucu..

Önce sekiz madencimiz şehit oldu.Sonra otuz madencimiz şehit oldu.

Tüm madencilerimize Allah rahmet eylesin.

Mekanları cennet olsun..Artık kazalar en aza indirilsin.

İşçi açıkları giderilsin. Norm kadro sağlansın.

Bakınız işçi açığı ihmal mi? Sebep? Neden?

Araştırılıyor. İşçi açıkları sebep olmasın.

Neden hiç olmasın.İşçi açıklarını giderelim.

GMİS artık sahaya çok güçlü dönsün.

Halen seçim konumunda ve durumunda olan bir GMİS ’i maalesef görüyoruz.

Görmek zorundayız. Seçimde olmazsa olmaz.

Ama işçi alımı çok daha acil önemli.

İşçi olmadan, işçi alımı gerçekleşmeden, sendikanın bir varlığı anlam ifade edebilir mi?

Etmez.  İşçi alımına  yoğunlaşalım.

Bunu hayata geçirelim. Tek kurtuluşumuz kurum adına ve sendika adına, işçi alımı.

Üretimi artırmak. İşçi alımında, işçi açığının iş güvenliğini ve sağlığını tehdit ettiğini de sesli olarak ortaya koyalım. İrade yapalım.

İşçi açıklarının ihmal ve sebep olduğu üzerine yoğunlaşalım.

En azından norm kadro korunmasını sağlayalım.

Artık makam koltuklarında vakit geçirmekle değil.

Çok çalışarak  Büyük  İşçi alımını başarmakla yol alalım.

Moraller böyle düzelir. Liderlik bunu gerektirir.

Liderlik iki seçim almak değil. Rahmetli Şemsi Denizer,lider  ismi çok da kolay yetişmedi.

Hafızalara derin kazınmadı.  Liderlik işçi alımlarına imza atmaktan geçer.

Büyük düşünmekten geçer. Bizden söylemesi herkes ayağa kalksın.

İşçi alımını bir an önce gerçekleştirsin. Susarak değil.

Konuşarak. Sonuç alarak.

İşçi alımı başarısına imza atarak.

O zaman sonuna kadar koltuklarda kalıcı kalabilirsin.

İşçi alımı olmadan ancak ve ancak koltuklar uzun vadeli olmaz.

Kısa vadeli olur.

ŞİMDİLİK NOKTA.