Söz merhum Demirel’in olduğu için “tespit garantili” olduğunu biliyorduk. “ Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur”. Yok adaylar zayıfmış, yok örgütler yeterince çalışmamış. Yaklaşık 10 ay önce yapılan 14 Mayıs Genel seçimlerinde adaylar uzaydan kadrolar fezadan mı gelmişti ? Yanlışa tepki vermez halkımız ilk önce, “kuldur hata yapar” der. Öyle anlık öfkelerini seçim sandığına yansıttığı nadirdir. Hiç mi duymadınız “elim varmadı o partiye oy vermeye” diyen büyüklerinizi! “Ölsem ben o görüşe oy vermem” sözünü NORVEÇ’TE veya HOLLANDA’DA duyamazsınız. Avrupalı seçimlere bizim kadar katılım göstermez. Kim seçilirse seçilsin onların hayatında pek bir değişmeyeceğinden panik yapmazlar.

  Sırf emekliler yada küskünler değildir bu seçimin seyrini değiştiren. Bu seçimde ekonomidir lokomotif. Ardından gençler geldi. Merhum Erhan Çakmak abimizle Gazipaşa’da ayaküstü  bir sohbetimiz sırasında etrafımızı gençler sarmıştı. Benimle şakalaşan, konuşan heyecanlı o gençlere çok şaşırmıştı duayen gazeteci. “Bu sevginin sırrı ne “diye sormuştu. “Onları dinliyorum. Anlamaya çalışıyorum. “demiştim. Gençler ; bizlerin hayat hikayelerini dinlemekten hoşlanmıyor. Eskiden şöyleydi, eskiden böyleydi dediğinizde “sizi dinlemezler. Öyle parmak sallamak, üst perdeden emir verir gibi DİKTATÖR havaları sökmez o gençlere. Adamı sandığa sokuverirler. O parmağı da iade ederler. Uzun yıllar kulüp başkanlığı yaptım. O dönemde anladım ki, gençlerin sevgilerini kazanmak saygılarını kazanmaktan çok daha önemli. Sevdikleri insana saygı da duyuyorlar ama güç havasıyla yaklaşıp zoraki saygı peşinde iseniz ne seviyorlar ne de saygı duyuyorlar. Ben sayın Cumhurreisin yerinde olsam genel seçimler için 2028 e kadar beklemem. 4 yıl içinde en az 3 milyon 600 bin genç ilk kez oy kullanacak. Emri hak vaki olup ebediyete gidenleri de düşündüğümüzde 2028 seçimlerinde hiç de umulmadık sonuçlar görebilir.

   Türk halkı bu seçimlerde asıl tepkisini “kimsenin ÖNCELİĞİNDE olmadığını gördüğü” için verdi. Hastaneye gidiyorsun KIRKPINAR pehlivanı gibi genç sığınmacı ÖNCELİKLİ HASTA olarak, “şak” diye muayene oluyor. Sende sıra gelecek diye sabahın 8 den sonra öğlene kadar bekle dur. En aptal olan bile bu uygulamanın saçma sapan olduğunu hemen kavrıyor. O pehlivan sığınmacı hasta da, biz hastaneye pikniğe mi geldik! Yaşım gereği henüz YAŞLI kontenjanından yararlanamıyorum. Onlar bile tepkili. Diyorlar ki “yahu 78 yaşındayım, ama bu herifler nasıl bizden daha öncelikli olur”.

  Kentlerimizde ev kiraları sığınmacıların lüks mahallede oturma takıntılarından dolayı olacağından fazla artmış durumda. Genç olup evlilik hayali kuranlar bu yüzden kiralık konut bulmakta zorluk çekiyor. 7-9 veya 10 kişilik kalabalık bu mülteciler !!!! kaynağı hazinemiz olan gelirlerinden gözlerini kırpmadan o yüksek kiraları ödüyor. Peki bizim gençlerimiz bu kiraları nasıl ödeyecek? Bu konular sandığa yansımadı mı sizce?

  Net olarak yazıyorum. AKP nin sonunu bu sığınmacılar getirecek.

 Belki de sandığa en büyük yansıma REJİM yüzünden oldu. Zira bu adı hala net olarak konamamış CUMHURBAŞKANLIĞI hükümet sistemini, halkımız tutmadı. Önce iyi olacak umuduyla ALGILARA bakıp oy verdiler 2017 referandumunda, o da zaten EVET % 51.41, HAYIR % 48.59 oranında çıkmıştı. Mantık olarak bir konunun referandumla değişmesi isteniyorsa 4/3 oranı ( dört bölü üç ) aranmalı. Yani %75 i geçen durumlarda talep kabul edilmeli. Yarıdan 1 oy fazlası işte böyle durumlara yol açıyor.

  Diğer taraftan özellikle yerel seçimlerde adaylar da çok önemlidir. Kent insanı kendini 5 yıl boyunca yönetecek ismi elbette bazı kriterlere göre belirliyor. Kibirli, sert mizaçlı, insani yönü gelişmemiş, ulaşılır olmayan ve çevresindeki çıkar ağını kıramayan tipleri sevmiyor. Sanırım bundan sonra da sevmeyecek. Daha güler yüzlü, samimi, ulaşılır olan ve dert dinlemeyi başarabilen insanları tercih ediyor. Özellikle kadın belediye başkan adaylarının çokluğu artık toplumun bakış açısının da değiştiğinin bir kanıtı.

  Partiler ve kentin açısından değerlendirme bir sonraki yazımda. Ve yaptığım analizlerdeki doğruya en yakın sonuçlar beni oldukça mutlu etti. Bunu da sürekli halkın arasında olmaya borçluyum. Onlar da riya yok samimiyet var. Ne diyorsalar O …