Adam sabahın çok erken saatinde sahil boyunca sıralanmış ağaçların altında bulunan bir kanepede tek başına oturuyordu… 

Ufukta gündoğumu kızıllığı… 

Birazdan güneş doğmaya başlayacak. 

Adam düşünceliydi… 

Bir kuş geldi selam verdi… 

" Aleykümselam" dedi adam… 

Adam uykusuzdu, şehir henüz uykusundan uyanmamıştı. 

Hafif bir rüzgar eşliğinde huzur veren bir sukunet ortalığı sarıyordu. 

Yaklaşık yarım saat sonra güneş yüzünü gösteren ilk ışıklarını yeryüzüne göndermeye başladı. 

Şehir uykusundan uyandı. 

Birden bir hareket başladı... 

Az önce bomboş olan yollar birden araçlarla doldu-taştı, korna sesleri birbirine karıştı. 

Sonra telaşla işlerine yetişmek isteyen insanlar peydahlandı. 

İşyerlerinin kapıları, kepenkleri açıldı. 

Günlük hayat yeniden başladı. 

Uzaktan simitçilerin sesleri yükseliyordu… 

" Tazeeee simiittttttt " 

Kıdemli ayakkabı boyacısı çarşıdaki yerini aldı. 

Bir ilçenin hırsız belediye başkanı birkaç müteahhit arkadaşı ile birlikte makamına gelip oturdu. 

Bir doğrudan teminci üç teklif birden hazırladı, üç ayrı kaşe kullandı, üçüne de ayrı ayrı imzalar attı. Bir tefeci dün akşamki "tahsilatı " sayıyordu. 

Bir fahişe sosyal medya hesabından "ahlak dersleri " veren paylaşımda bulundu. 

Bir market işletmecisi şekeri stokladı, bir diğeri etiketleri sil baştan değiştirdi. 

Yavşağın teki adam diye ortalıkta dolaştı. 

Bir sendikada işler iyice karıştı. 

Bir amir, bayan memurunu taciz etti. 

Birçok siyasi partide aynı anda koltuk kavgaları başladı. 

Açık sözlü bir dilenci yoldan geçen birine böyle seslendi : 

" Şarap parası var mı abi ?.." 

Bir ambulans sesi duyuldu… 

Trafiği yırtıp geçti, hastasını hastaneye yetiştirmek telaşı içindeydi. 

Bir doktor, hastasını yaşama döndürdü. 

Bir polis memuru, yürümekte zorluk çeken engelli bir vatandaşı koluna girip karşıya geçirdi. 

Bir oda başkanı kırmızı ışıkta karşıya geçti. 

Vali Bey, bir toplantıda şehrin değerlerine dikkat çekti. 

Şehrin ortasından kömür vagonları geçti. 

EPDK, yerli kömüre "dur", ithal kömüre "geç" kararı verdi. 

Bir ana evladını yitirdi, yüreciği kor ateşte yandı tutuştu. 

Güneş iyice yükseldi, vakit çabuk ilerlemişti… 

Bu şehr-i Zonguldak yeni güne böyle başladı. Adam yerinden kalktı, şöyle bir denize, bir de sabahın erken saatinden beri kendisini izleyen kuşa baktı… 

Eliyle selam verip yürüdü gitti… 

Kuş arkasından seslendi : 

" Yine bekleriz abi !.." dedi…

" Yine bekleriz…"