Eski yıllarda beldelerimizden birinde " Faizci Kazım Ağa " diye biri yaşardı…

Mendebur suratlı, haramzadenin biriydi.

Kasabada dara düşüp ihtiyacı olanlara yüksek faizle borç para verir, karşılığında açık senet alır, gününde ödenmezse kat kat fazlası ile söke söke ödetirdi.

Tefeci Kazım, borcunu zamanında ödeyemeyen esnafın işyerlerini elinden almış, kiminin evine haciz göndermiş, malına-mülküne konmuş, böylece kısa sürede kasabada ticareti de eline geçirip, "işadamı" görüntüsü ile tefeciliğe devam etmişti.

Yanında iti-köpeği vardı… 

Silahlı adamlarla dolaşır,etrafa korku salardı.

Tehdit, şantaj, gasp, darp, çek-senet tahsilatı gibi pis işlerini bu türlü "besleme" adamlarına yaptırır, kendini dışarda tutardı.

***

Aynı yıllarda aynı beldemizde " Deli Memed" isimli biri daha yaşardı…

Deli Memed"in "lakabı" öyleydi, aslında çok akıllı adamdı.

Deli Memed, 45-50 yaşlarında, sessiz-sakin, gündelik işlerle geçimini sağlayan, babadan kalma geniş bahçeli barakavari bir evde yaşamını sürdüren kasaba sakinlerinden biriydi…

Bir ara nasıl olduysa çok büyük dara düşmüş, Faizci Kazım Ağa'dan açık senet karşılığında borç para almak zorunda kalmıştı.

Vadesi geldiğinde ödeyemediği için her ay yüksek faiz ödüyor,borç ise aynı duruyordu.

Faizci Kazım Ağa, gözünü Deli Memed'in babadan kalma evi ile bahçesine dikmiş, borcuna karşılık onları istiyor, Deli Memed ise buna yanaşmıyordu.

***

Faizci Kazım, adamlarından yeniden haber saldı…

" Bahçeyle evi devir etsin, borcunu silelim, ben oraya sevabıma hayrat yaptıracam"

Deli Memed, yanıt vermedi, "Biraz düşüneyim, haber veririm" dedi.

Kasabada, atadan-babadan zengin, yardımseverliği ile tanınan yaşlı bir kadın vardı.

Deli Memed, ona gitti, derdini ona anlattı.

" Evi bahçeyi sen al, bu tefeciye gitmesin" dedi.

Yaşlı kadın kabul etti, Memed'e parasını verip, " Git o tefeciye borcunu öde" dedi.

Deli Memed, Faizci Kazım"a haber saldı, " Büyük kahveye gelsin, milletin huzurunda hayrat yapacağına söz versin, ben de evi-bahçeyi devrecedem" diye söyledi.

Deli Memed, muhtar, karakol komutanı ve kasabanın ileri gelenlerine haber verdi, herkes büyük kahvede toplandı.

Faizci Kazım Ağa,birkaç adamı ile birlikte kahveye geldi, selam verip hasbıhal ettikten sonra, söze başladı…

"Biz, Memed efendi ile anlaştık. Borcuna karşılık evi ve bahçesini devredecek. Ben de buraya sevabıma hayrat yaptıracağıma herkesin huzurunda söz veriyorum, şimdi sözleşme yapalım, şu işi bitirelim" dedi.

Deli Memed, cebinden bir tomar para çıkardı, " Senedimi ver,paranı al, haram para ile hayrat yapılmaz, senin hayratından kimseye hayır gelmez" diyerek, elindeki parayı Faizci Kazım'ın önüne bırakıp, senedini istedi.

Faizci Kazım ile adamları tam celallenecekti ki, karakol komutanı ayağa kalktı, muhtar ayağa kalktı, kahvedeki gençler ayağa kalktı…

" Senedi ver" dediler.

Faizci Kazım Ağa,  fena halde madara olmuştu, usulca senedi çıkarıp masaya bıraktı. Sonra ardına bakmadan adamları ile birlikte kahveden çıkıp gitti.

Gidiş, o gidiş….

Bir daha da ortalıkta görünmedi.

***

Bu öykü,gerçek hayat öykülerinden derlenmiş bir öyküdür…

İsimler, zamanlar ve mekanlar farklı olsa bile, Zonguldak'ta belki de hergün yaşanan gerçek hayat öykülerinden derlenmiş bir öykü…

Bu memlekette öyküde tanımlanan "Deli Memed" cesaretinde olanlar kaldı mı, bilinmiyor…

Ne var ki, "haram para ile hayır işlemek" cüretinde olanlar öylesine çok ki…

Milletin kanına ekmek doğradıktan sonra, faiz parası hayır işi yapıp sevap kazanacağını zannedenler…

Onlardaki "cearet" kimsede yok galiba…

( Erhan ÇAKMAK )