Maden Mühendisleri Odası binasının “ Millet Kıraathanesine” dönüştürülmesine ilişkin tartışmalar sürüyor…

Sözkonusu binanın alt katında bulunan içkili lokali kurtarmak için olağanüstü çaba gösterip, devletin tasarrufuna karşı büyük bir direnç gösteren malum zevat, İl Özel İdaresi’nin “derhal tahliye” tebligatına karşı “yürütmeyi durdurma” talebi ile mahkemeye başvurdu.

Hukuk herkese lazım, elbette mahkemeye başvurmak onların da hakkıdır.

Yürütmeyi durdurma talebine gerekçe olarak “ 5 yıl başka amaçla kullanılamaz” şeklinde bir maddeden söz ediliyor.

İlgili sözleşmeyi ve anılan maddeyi görmedim, ancak “ yasa hükmü” olmadığı açıktır.

Konuyu her yönüyle yorumlayabilecek durumda olduğumuz halde, yargıya intikal etmiş bir konuyu yorumlamayı uygun görmediğimizden “pas” geçiyoruz.

İlgili mahkemenin en doğru ve adil kararı vereceğine inanıyoruz.

Ancak şu kadarını söylemekle yetinelim…

Gerek Ticaret Lisesi’nde, gerek İşletme Fakültesi’nde ticaret hukuku derslerinde “mülkiyet hakkının” ne denli önemli, vazgeçilmez ve dokunulmaz bir hak olduğu öğretilmişti.

İster devlete, ister özel kuruluş veya kişilere ait olsun…

Mülkiyet hakkı en temel hakların içinde yer alıyor.

Bu durumu, “ alt cemiyet”in, alt katında bulunanlara gel de anlat bakalım !..

O bina “denizin üzerinde” diye devletin malının “deniz” olduğunu zannettikleri anlaşılıyor.

*

Acaba diyorum, biz bu binayı “ Millet Kıraathanesi” yerine “ Millet Meyhanesi” haline getirsek nasıl olurdu?..

Üzerinde düşünelim…

Kimsenin hatırı kalmasın diye şöyle bir varsayımda bulunalım…

Zonguldak halkının yarısı içki içen, yarısı da içki içmeyen insanlardan oluşmuş olsun…

Yüzde 50…

Yüzde 50…

Böyle bir “eşitlik” sağlayalım.

Sonra da, MMO binasını “ Millet Meyhanesi”ne dönüştürdük diyelim.

Olmuyor…

Halkımızın yarısı dışarıda kalıyor.

Şöyle ki, içki içmeyen insanlar meyhaneye gitmez, hatta yakınından bile geçmez.

Ancak, içki içen insanlar pekala içkisiz mekanlara da gider, çayını-kahvesini içer, gazetesini okur, bulmacasını çözer.

Özetle, yüzde 50 eşitlik varsayımına göre bile, Millet Meyhanesi halkımızın yarısına, Millet Kıraathanesi ise halkımızın tamamına hitap ediyor.

*

Yanlış anlaşılmasın…

Bizim hiç kimsenin içkisine, meyhanesine karışmak gibi niyetimiz yok…

İçki içmek de, içmemek de insanların kendi tercihidir, hiç kimseye “ Niye içiyorsun?” veya “ Niye içmiyorsun?” diyecek halimiz de yok.

İçen de kendisine…

İçmeyen de kendisine…

Ne var ki, mülkiyet hukukunu bunca hiçe saymayı ve devletin mülkünü bir meyhaneye feda etme çabalarını anlamak da mümkün değil…

Kimin mülkü, kimden esirgeniyor, pes ki, pes doğrusu !..

Erhan ÇAKMAK
Millet Meyhanesi ( ! )..

Maden Mühendisleri Odası binasının “ Millet Kıraathanesine” dönüştürülmesine ilişkin tartışmalar sürüyor…

Sözkonusu binanın alt katında bulunan içkili lokali kurtarmak için olağanüstü çaba gösterip, devletin tasarrufuna karşı büyük bir direnç gösteren malum zevat, İl Özel İdaresi’nin “derhal tahliye” tebligatına karşı “yürütmeyi durdurma” talebi ile mahkemeye başvurdu.

Hukuk herkese lazım, elbette mahkemeye başvurmak onların da hakkıdır.

Yürütmeyi durdurma talebine gerekçe olarak “ 5 yıl başka amaçla kullanılamaz” şeklinde bir maddeden söz ediliyor.

İlgili sözleşmeyi ve anılan maddeyi görmedim, ancak “ yasa hükmü” olmadığı açıktır.

Konuyu her yönüyle yorumlayabilecek durumda olduğumuz halde, yargıya intikal etmiş bir konuyu yorumlamayı uygun görmediğimizden “pas” geçiyoruz.

İlgili mahkemenin en doğru ve adil kararı vereceğine inanıyoruz.

Ancak şu kadarını söylemekle yetinelim…

Gerek Ticaret Lisesi’nde, gerek İşletme Fakültesi’nde ticaret hukuku derslerinde “mülkiyet hakkının” ne denli önemli, vazgeçilmez ve dokunulmaz bir hak olduğu öğretilmişti.

İster devlete, ister özel kuruluş veya kişilere ait olsun…

Mülkiyet hakkı en temel hakların içinde yer alıyor.

Bu durumu, “ alt cemiyet”in, alt katında bulunanlara gel de anlat bakalım !..

O bina “denizin üzerinde” diye devletin malının “deniz” olduğunu zannettikleri anlaşılıyor.

*

Acaba diyorum, biz bu binayı “ Millet Kıraathanesi” yerine “ Millet Meyhanesi” haline getirsek nasıl olurdu?..

Üzerinde düşünelim…

Kimsenin hatırı kalmasın diye şöyle bir varsayımda bulunalım…

Zonguldak halkının yarısı içki içen, yarısı da içki içmeyen insanlardan oluşmuş olsun…

Yüzde 50…

Yüzde 50…

Böyle bir “eşitlik” sağlayalım.

Sonra da, MMO binasını “ Millet Meyhanesi”ne dönüştürdük diyelim.

Olmuyor…

Halkımızın yarısı dışarıda kalıyor.

Şöyle ki, içki içmeyen insanlar meyhaneye gitmez, hatta yakınından bile geçmez.

Ancak, içki için insanlar pekala içkisiz mekanlara da gider, çayını-kahvesini içer, gazetesini okur, bulmacasını çözer.

Özetle, yüzde 50 eşitlik varsayımına göre bile, Millet Meyhanesi halkımızın yarısına, Millet Kıraathanesi ise halkımızın tamamına hitap ediyor.

*

Yanlış anlaşılmasın…

Bizim hiç kimsenin içkisine, meyhanesine karışmak gibi niyetimiz yok…

İçki içmek de, içmemek de insanların kendi tercihidir, hiç kimseye “ Niye içiyorsun?” veya “ Niye içmiyorsun?” diyecek halimiz de yok.

İçen de kendisine…

İçmeyen de kendisine…

Ne var ki, mülkiyet hukukunu bunca hiçe saymayı ve devletin mülkünü bir meyhaneye feda etme çabalarını anlamak da mümkün değil…

Kimin mülkü, kimden esirgeniyor, pes ki, pes doğrusu !..

Erhan ÇAKMAK