Zonguldak Maden Mühendisleri Odası’nın bulunduğu binanın tahliye edilmesi sürecinde devletle cebelleşmeye çalışan bir takım zevat feveran ediyor.

“Tekelci” bir zihniyetin yansıması ile bugüne değin kiracı olarak bulundukları mülkiyeti devlete ait binanın, devletin kendi tasarrufu ile Zonguldak halkının hizmetine sunulmasını hazmedemeyen bir tavır içinde bulunuyorlar.

Halka tepeden bakan, kendilerini halkın üzerinde imtiyazlı “seçkinler” olarak gören sakat bir zihniyet…

Sorsanız, “sosyal demokratlığı” kimseye bırakmazlar.

İçinde halkın yer almadığı, halktan kopuk, halka yabancı, halkı “avam tabakası” olarak görüp, kibirli bir bakış açısı ile halkımızı hiç bir şeye layık görmeyen sözde sosyal demokratlar…

Rakı masalarından memleketi yönetmeye kalkışan arslan sosyal demokratlar…

***

Zonguldak Maden Mühendisleri Odası’nın bulunduğu binanın tahliye süreci başladı, geri dönüşü olmaz.

Bu süreci durdurmak ve geri döndürmek için kimlerin araya girdiğini, kimlerin hangi manevraları yaptığını duysanız, şaşarsınız…

Ancak, devlet geri adım atmadı.

Bu bina MMO’nun tekelinde değildir çünkü…

Şaşılacak bir durum var…

MMO, devletin mülkünü, devletten esirgeyen bir tavır sergiliyor.

Herkesin bildiği gibi bu “gürültüyü” koparıp, devlete posta atmaya kalkışanların asıl derdi, MMO’nun hizmet binası değil, alt katında bulunan denize nazır meyhaneden ibarettir.

Bu işin “geri dönüşü” olabilir mi?..

Bize göre olmaz, olursa ‘yol” olur çünkü…

***

Bununla bağlantılı “ sakalından fare geçen Nasrettin Hoca” fıkrası anlatalım…

Nasrettin Hoca sakalına çok düşkünmüş…

Her gün özenle bakımını yapar, tarar, düzeltir, bir teline bile kıyamazmış…

Günlerden bir gün telaşla berberden içeri girmiş, koltuğa oturup, berbere seslenmiş…

“ Şu sakalı kökünden kes berber efendi !..”

Berberde bulunanlar hayrete düşmüş, merakla Nasrettin Hoca’ya sormuşlar…

“ Hocam, sen ki sakalının bir teline bile kıyamazdın, şimdi ne oldu da kökünden kestiriyorsun?..”

“ Arasından fare geçti” diye yanıtlamış hoca…

“ Aman hocam, sakalından fare geçmekle ne olacak, yıkarsın geçer” demişler…

Nasrettin Hoca berber koltuğundan şöyle bir doğrulmuş, yüksek sesle yanıt vermiş…

“ Hiç bir şey olmasa da yol olur, o fare oradan devamlı gelip geçer, iyisi mi kes şu sakalı berber efendi…”

Kıssadan hisse çıkarmak lazım…

Devlet, kendi mülkiyetinden, kendi tasarrufundan bir kez taviz verirse eğer, bunun sonu gelmez, bu durum “yol” haline gelir, artık devletin ne kadar kiracısı varsa o yoldan gelip geçmeye çalışır.

***

Bu konuda, İdare ile cebelleşmeye çalışan insanlar arasında “halkçı” olduğunu savunanlar varsa eğer, bilinsin ki, “halka rağmen” halkçılık olmaz.

Anılan bina denize sıfır mesafededir.

Kıyılar kamuya aittir.

Millet Kıraathanesi projesi, anılan binanın bakım, onarım ve restorasyonu yapılarak, halkımızın hizmetine açılmasını sağlayacak çok değerli bir projedir.

Sözkonusu bina için “tarihi bina” vurgusu yapılıyor ya…

İyi işte !..

Bakım ve onarımı yapılarak güçlendirilip, restore edildikten sonra, sahil projesinin bütünlüğü içinde  “tarihi yolculuğuna” devam edecek demektir.

Binanın “tarihi” özelliğine atıfta bulunanlar bir de bu pencereden baksa iyi olacak.