Son birkaç yıldır İl Özel İdaresi'nin kapıları kapandı…

Ahmet Karayılmaz'ın İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği görevine atanmasından itibaren "açık kapı " kalmadı…

Ancak, "herkese "değil…

Vatandaşlara sonuna kadar açık…

Kırsaldan gelen altyapı taleplerine ve bu talepleri iletenlere sonuna kadar açık…

Doğru-dürüst müteahhitlere, doğru-dürüst doğrudan temincilere sonuna kadar açık…

Peki, "kimlere " kapalı ?..

Aynı firmadan üç ayrı kaşe ile üç ayrı teklif mektubu veren doğrudan temincilere sonuna kadar kapalı…

Bugüne dek hiç bir işini doğru-dürüst yapmamış, üstlendiği ihale veya doğrudan temin işlerini eline yüzüne bulaştırmış, "al takke ver külah" işlerinden iyi anlayan üçkağıtçı müteahhitlere sonuna kadar kapalı…

Rüşvete, iltimasa, yolsuzluğa ve hırsızlığa sonuna kadar kapalı…

Onlar İl Özel İdaresi'nin kapısından giremiyor.

Bu yüzden Genel Sekreter Ahmet Karayılmaz'a çok kızıyorlar.

Neredeyse bir kaşık suda boğmak istiyorlar…

" Nereden çıktı bu genel sekreter " diye hayıflanıyorlar.

" Gitse de kurtulsak " diyenler var, hırsından çatlayanlar, patlayanlar var.

Ancak, Ahmet Karayılmaz inat mı inat !..

Gitmiyor, gitmeyi de düşünmüyor.

Olumsuz adamların, kendisi hakkındaki olumsuz düşüncelerini de hiç mi hiç umursamıyor.

Genel Sekreter işine bakıyor.

Karakış geldiğinde, rahmet yolları kestiğinde ekipleri ile birlikte köy yollarında …

Şu kadar köyümüzün yolu mu yok, suyu mu yok, köprüsü mü yok, onları düşünüyor.

 Lafta kalmıyor, icraata döküyor…

Ödenekler yerli yerinde harcanıyor, köylerimizin hizmetine sunuluyor, geçmişte olduğu gibi " harcanamayan ödenekler " geri gitmiyor.

*

İl Özel İdaresi'nin kapıları kapandı…

İdare'den nemalanamayan üçkağıtçı müteahhitler ile doğrudan değil "eğriden" temincilerin kimileri hasta, kimileri yasta …

Aynı firmadan üç ayrı kaşe ile üç ayrı teklif mektubu sunmak yok…

Kamu ihalesi alıp da sürüncemede bırakmak, devleti zarara sokmak yok…

Rüşvet, iltimas, yolsuzluk, hırsızlık yok…

İl Özel İdaresi'nin kapıları bunlara sonuna dek kapalı…

Bu yüzden Ahmet Karayılmaz'a "beddua" edenlerin bile bulunduğu söyleniyor.

Ne var ki, bu tür beddualar tutmayacağı bellidir.

Aksi halde gökten "ihale" yağardı.