COVİD-19 sürecinde küçük esnaf ve sanatkarlarımız olumsuz etkilendi, işyerlerini kapatmak, ya da kısıtlı ticaret yapmak zorunda kalan esnafımız zor günler yaşadı, halen yaşamaya devam ediyor. 

Neyse ki, devletimiz esnafını unutmadı, küçük esnaf ve sanatkarlara nefes aldıracak bazı önlemler aldı, destek paketleri gerçekleştirdi.

*

Elbette bu süreçte, pandemiyi “fırsata” çevirip, kazancına kazanç katanlar da oldu. 

Pandemi süreci ve sokağa çıkma kısıtlamaları nedeniyle ortaya çıkan talep artışı en çok gıda sektöründe faaliyet gösteren büyük marketlere yaradı. 

Satışlar patladı, marketler doldu-taştı… 

Küçük esnaf ayakta kalma mücadelesi verirken, büyük marketlerde adeta izdiham yaşandı. 

Şehrimizdeki bazı büyük yerli market işletmecileri bu durumu “fırsata” çevirip, satışa sundukları ürün fiyatlarını ikiye katlamakta gecikmedi. 

İşin tuhafı şehir içinde bu kadar çok yaygınlaşmaları, mahallelerde apartman altlarına kadar girmeleri esnaf temsilcilerince eleştirilen zincir marketlerin fiyatları yerli zincir marketlere oranla daha az zam görürken, halkımız tarafından “yerli” oldukları için tercih edilen büyük marketlerden bazıları insaf ve vicdan ile bağdaşmayacak ölçüde zamlı fiyatlar uyguladı.

Daha sonra dolardaki spekülatif artışları da “ fırsata” çeviren yaygın ve yerel zincir marketler işin suyunu çıkardı, hen gün yeni zamlar, her gün otomatik olarak değiştirilen etiketlerle “vicdan” kavramını raflara kaldırdı.

*

Bunun somut örnekleri zaman zaman gazetemizin haber sutunlarında yer aldı.

Zincir marketlerde 7 TL’den satılan salkım domates, bazı yerli marketlerde tam 14 TL’ye satıldı. 

Yüzde yüz aynı ürün… 

Yüzde yüz katlanmış fiyat… 

Yine yakın zamanda yaygın zincir marketlerde 15 TL’den satılan bir kg. yeşil mercimek, yerel zincir marketlerde tam 32 TL’den satıldı.

Yüzde yüz aynı ürün…

Yüzde yüz katlanmış fiyat…

*

Ülkemizde serbest piyasa ekonomisi uygulanıyor. Dolayısı ile böyle astronomik fiyat artışlarına karşı yapılacak fazla birşey yok ama, salgın hastalık nedeniyle halkımızın ağır ekonomik koşullar içinde bulunduğu bir dönemde bunca tamahkarlığın ve bunca açgözlülüğün “vicdani” bir karşılığı vardır mutlaka… 

Toplumsal sorumluluk duygusu olmayan, gözünü para hırsı bürümüş insanların pandemi döneminde para kasaları ne denli dolarsa dolsun, vicdanlardaki boşluk dolmaz herhalde… 

*** 

Bu süreçte ölçülü satış yapan, insaf ve vicdanı terk etmeyen market işletmecileri ile hastalık riski altında özveriyle çalışan market çalışanlarını dışında tutuyoruz. 

Onlar özellikle böyle bir dönemde toplumsal bir hizmeti yerine getiriyor. 

Emeklerine sağlık, yüreklerine sağlık…

Erhan ÇAKMAK