Zonguldak, karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu ulaşımına sahip, özetle, ulaşım olanakları yüksek bir ilimiz…

Şu anda Zonguldak-Filyos sahil yolunda hızla devam eden çalışmalar tamamlandığında, hem günlük yaşam içinde sahil yolundan ulaşım olanakları, hem de sanayiciler için Filyos Limanı’na ulaşım olanakları çok daha artmış olacak.

Bunlar son derece olumlu gelişmeler…

*

Havayolu ile ulaşım konusunda aynı şeyleri söylemek çok mümkün değil…

Evet,  Çaycuma-Saltukova’da sadece yaz aylarında Almanya-Zonguldak-Almanya arasında uçak seferleri yapılan bir havaalanımız var, bu havaalanının yeniden hizmete açılması için en çok yazı yazan gazetecilerden biri olduğumu da belirtmek isterim.

Ne var ki, yaz aylarında bile zaman zaman kesintiye uğrayan uçak seferleri ve “iç hat seferleri olmayan” bir havaalanı olması nedeniyle ihtiyacı karşılamaktan uzak görünüyor.

Filyos Limanı tamamlanmak üzere… 

Filyos Projesi’nde finale gelindi…

Peki, Filyos Projesi’ne yatırım yapan ve aynı zamanda “zamanla yarışan” işadamları bölgeye nasıl gelip gidecek?..

Kargo uçakları havaalanına nasıl inecek?..

Hepimizin istediği gibi “ Türkiye’nin yıldızı” olması beklenen Zonguldak, böyle ihtiyacı karşılamaktan uzak ve sürekli sorun yaşanan bir havaalanı ile yetinmek zorunda mı kalacak?..

*

Bizler, ilimizin bütün gazetecileri, devletimizin bu havaalanı için harcadığı para heba olmasın diye sürekli sahiplenip, yeniden hizmete açılmasını istedik ama, “traji-komik” bir şekilde başlayan havaalanı hikayesi, zaman zaman aynı şekilde devam etti.

Bir mühendislik harikası (!) şeklinde koskoca Bostancı Dağı’nın karşısına inşa edilip, daha sonra da “dağı ortadan kaldırmayı” deneyen absürd bir yatırım örneği…

Bu arada havaalanı ile ilgili “traji-komik” hikayelerden birini anlatalım…

Gerçek bir “komik” hikaye…

Almanya’dan Zonguldak Havaalanı’na gelen yolcu uçağı piste inemez, bir kaç tur attıktan sonra vazgeçip Ankara’ya havaalanına iner.

Şirket yetkilileri, bir otobüs firması ile anlaşır, yolcuların otobüsle Çaycuma’ya ulaştırılmasına karar verilir.

Otobüsün kaptanına, “ Bu yolcuları sağ-salim Çaycuma’ya havaalanına ulaştırıp bırakacaksın. Sakın ha, yolda hiç kimseyi indirmeyeceksin” diye sıkı sıkı tembih edilir.

Otobüs Çaycuma’ya yaklaştığında yol kenarında evi bulunan yolculardan biri kaptandan evinin önünde inmek istediğini söyler, ancak kaptan buna izin vermez, aracın kapılarını kilitler, havaalanına kadar o şekilde devam eder.

Evinin önünden geçen otobüsten inemeyen yolcu da havaalanından taksi tutup tekrar evine geri döner.

Böyle “ilginç” hikayeler…

Hani, hep söylenir ya…

Gömleğin yakasını baştan yanlış iliklerseniz, diğerleri de yanlış gider, diye…

Bizim havaalanı işte o hesap !..

Erhan ÇAKMAK