Güzel ülkemizde bir çok yerde yaşanan orman yangınlarıyla yüreklerimiz yandı, vatandaşların çektikleri o sıkıntıları gördükçe gözümüze uyku girmez oldu. Bir şeyleri anladık ki, hayat KAMU SPOTLARINDA olduğu gibi değilmiş!
Oysa her şey yolunda giderken ne de kolaydı “istediğiniz şeylerin reklamını “ yapmak. Deprem bir gün kesin olacak, sizce HAZIR MIYIZ? Dünyanın sorunu kuraklık, sizce buna ilişkin bir hazırlığımız var mı? Yaz aylarında ormanlar yanar, size göre önceki yangınlardan ders çıkarmış mıyız? Temmuz, Ağustos aylarında ülkemizde sel felaketleri yaşanır genelde, acaba bu konuda herhangi bir tedbir alındığına emin misiniz? Dünya yeni bir pandemiye doğru gidiyor “ global bir mikrobun varlığı hakkında bazı uyarılar yapılıyor” biz böyle bir sorun karşısında nasıl bir reaksiyon göstereceğiz her hangi bir bilgisi olan var mı? DON nedeniyle bu yıl sebze/meyve fiyatları büyük artış gösterdi. Nisan ayında çiçek açmış ağaçlara don vurdu, tarlalarda ürünler daha olgunlaşmadan çürüdü gitti.
Sera işini büyük bir kooperatif sistemiyle çözebilsek belki bu kadar hasar yaşanmayacaktı. Yaklaşık 15 yıldır yanlış bir tarım politikası yüzünden üretim yapılabilecek alanlarımızın önemli bir kısmını atıl bıraktık. Geri kalanlara da DON vurunca fatura da adisyon da kaçınılmaz oluyor.
Elbette doğaya karşı mücadele etmek zordur, en doğrusu doğaya uyumlu bir sistemi hayata geçirmekti. Örneğin ormanları bekçi değil KEÇİ korurdu çok önceden. Ve de Orman köylüleri. Onlar yazın o ormanlarda sürekli olduklarından hem ormanın temizliğini yapar hem de kışlık odunlarını toplarlardı. Keçiler ağaçların alt kısımlarındaki dalların yapraklarını yediklerinden o yozlaşmış kısımlar bir tehlike yaratmazdı. Zaten kırık dökük dal parçalarını da köylüler topladıklarından yanacak bir meta kalmamış oluyordu. Doğal olarak büyük ormanlar için daha fazla kontrol ve tedbir mutlaka olmalı, zira o işin doğasında bunlar var ve yetkililer bunu bilmek, ona göre yol haritası çizmek zorundadırlar.
Ormanlarımızı bazı hainler mi yaktı, yoksa tamamen doğal bir süreçle mi oldu bunu bilmemiz bizce mümkün değil, bu konuda sayın savcılar elbette titiz bir şeklide onlara getirilen dosyaları inceleyip en doğru yargıya varacaklardır. Eğer insan kaynaklı bir durum söz konusu ise ceza ne olursa olsun yüreğimiz asla soğumayacaktır. Ülke olarak büyük yara aldık, can kayıplarımız var, manevi hasarlarımız var, büyük maddi kayıplarımız var. Doğanın aldığı hasar belki zamanla kendini onarıp yeniden yeşillenecektir ama ya bizim yaşadığımız travmalar ne olacak? Giden canlarımız, zamanımız, ülke ekonomisi, yaşadıklarımız, unutulmayacak acılar kalmayacak mı geride !
Biz büyük bir ülkeyiz ve bu yaraları da elbette saracağız. Bu yolda herkes ama herkes özverili olmak, tasarrufa özen göstermek zorunda kalacak. Örneğin şu sürekli hale gelen vergi afları artık “ülken için bir şeyler yap” noktasına gelmeli. İngiltere de mahalle kapatan güzel ülkemin müteahhitleri artık ülken için lütfen sizde bir şeyler yapın !
Gün artık boş konuşma değil, taşın altına elini, gövdeni koyma zamanı . Deprem sırasında ekranlarda yardım şovu yapanların bazılarının üstlendikleri miktarı bugüne kadar ÖDEMEDİKLERİNİ biliyoruz. İBAN numarası üzerinden 1 dakika da yapılacak para transferinin niye o ekranda görülmeden anons edildiğini de anlamış değilim. Önce yolla parayı kardeşim, sonra hava atacaksan da at, alem ADAM görsün …
Eğer bunca yaşananlardan ders alamadıysak muhtemelen bu yazının da pek bir kıymeti harbiyesi olmayacak. Bana göre çözüm çok basit, KAMU SPOTLARINDA yazılanları/görselleri hayata geçirelim tek bir sorunumuz kalmayacak.