Size bir filmi anlatmayacağım. Başlık; başrolünde Matt Damon’un oynadığı Stillwater ( Durgun su) filmine ait olsa  da anlatmak istediğim bambaşka bir konu.

  Film yaklaşık 2 saat sürüyor. Son 13/14 dakikası filmin jeneriği. Filmde emeği geçenler, kurumlar, kuruluşlar, oyuncu ajansları, yardımcı oyuncular, figüranlar, set işçileri, senaryoya katkı verenler, asistanlar, yönetici yardımcıları, yeme içme işini yüklenenler, şoförler, setlerin özel güvenlikleri, makyözler, yardımcı yönetmenler, kameramanlar, ışıkçılar ve daha bir çok görevlinin adı yazan ve harika müziklerle dolu son 13/14 dakika … Sanırım sırf o müzikler için dahi seyredilecek bir film sonu …

  Normal hayatta sık rastlanabilecek bir konu işlenmiş aslında. Yani sıradan bir konuyu film yapmak için birkaç senarist, yüze yakın oyuncu ve sayısını saymaktan yorulduğum yüzlerce set elemanı ve prodüksiyon ekibi ! Hepsi ne için? Bir film çekmek için.

   Son aylarda sık duyduğumuz bir konu var. GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLEMENTER SİSTEM. Yani yürütme, yargı ve yasamanın bir birinden ayrıldığı, Meclis’in yine söz sahibi olduğu ve Meclis’e hesap verecek bir hükümet sistemi. Eskiden Başbakanlık dediğimiz sisteme dönüş.

   Elin yabancısı sıradan bir filmi çekmek için uzun bir zaman ve inanılmaz bir ekiple çalışırken bizler 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Anayasa değişikliğiyle ülke yönetimini Meclis’in yetkisinden alıp bir tek şahsa vermeyi uygun gördük.

   Yapılanları sorgulamayan, araştırmayan ve analiz etmeyen kişilerin yarınlarda sızlanmaya hakkı olabilir mi? Seçimden seçime oy sandığına gitmeyi DEMOKRASİ sayan bir zihniyet nasıl olacakta çağdaş Dünyanın seviyesinde bir yaşama kavuşmayı bekleyecek? Halkın söz sahibi olacağı bir sistem bir tek kişinin şahsi görüşüne nasıl terk edilir, bu yanlıştır diyenlere “ etmedik hakareti bırakmayanlar” bugün sorunun kaynağını değil, o sorundan etkilenen milyonlarca insanı suçlama ve çözümü hala farklı mecralarda arama yoluna gidiyorlar. Niye?

  Bazılarının kaybedeceği koltuklar, birkaç yerden yağan yüksek maaşlar ve hayatlarında göremeyecekleri ve asla hak etmedikleri mevkiler yüzünden.

  Pazarda 1 bağ maydanoz 5/6 lira diye sızlanan vatandaş, eski bir türkü vardır “ kendim ettim kendim buldum” … Bundan sonra ne olur bir karar verirken en azından o 1 bağ maydanozun fiyatı  kadar düşünün.