Eğer bazı uyanıkların palavralarını dinlemekten hoşlanıyorsanız ZONGULDAK 10 yıl önce enerji üssü olmuştu. 20 yıl önce TURİZM bölgesinin kalbi olmuştu. 30 yıl önce SOMON balığı üretim merkezi olmuştu. Bir ara hayvancılık yapılsın diye teşvikler verildiğine ben canlı şahidim. Hatta ilimizde birkaç tane büyük mandıra kurulmuştu (Beycuma ve civarına) TAVUK çiftlikleri Bakacakkadı ve etrafında kurulmuş ve üretim yapmaya başlamıştı. Ne oldu? Sürdürülemedi.
Büyükbaş hayvancılığın gelişmesi için bölgede küçük işletmelerin de olması gerekli, yani sekiz – dokuz başlık küçük ahırların olduğu bir çok yer olmalı ki oradan sürekli düve, dana büyük mandıralara satılabilsin. Büyük mandıralar hem buzağı yetiştirmek için hem de sığır/tosun yetiştirmek için uğraşamaz. Küçük işletmeler oralara kendi yetiştirdikleri buzağıyı satar ve mandıralar da onları “ kesimlik hale gelene kadar büyütür”. Döngü böyle işler. Bu sistemde küçük ahır sahipleri bir nevi büyük mandıraların taşeronu gibi çalışır. Onların varlığı aynı zamanda “ süt üretimini de destekler”. Kentimizde son 20 yılda önce küçük ahır işletenler sürekli zarar ve hızla artan maliyetler karşısında ahırlarını ya kapattılar yada bir iki inekle yalnızca lokal bazda süt işine döndüler ve kurban bayramları için bu hayvanları beslemeye devam ettiler.
Tavuk sanayi zaten hızlı iflasların sık duyulduğu bir alan. İlk başlarda oldukça karlı olduğu varsayıldığı için Bolu, Düzce, Bartın ve Zonguldak’ta bir çok tavuk çiftliği kurulmuştu. Bunlardan bir çoğu kapandı ne yazık ki. Kalanların da son durumunu bilmiyorum.
Enerji üssü konusu kentin uzun zamandır duyduğu ve heyecanlandığı bir proje idi. FİLYOS PROJESİNİN tamamıyla hayata geçtiğinde neler olacağını hep birlikte göreceğiz. Liman önemli bir ekonomik unsur. Ancak o limandan ne taşınacak, o limana ne getirilecek insan sormadan edemiyor? Zonguldak’ta ne yetişiyor ki onu ihraç edelim? Sizce neyi yada neleri ihraç edebiliriz? Bilginiz varsa yorumlara yazın lütfen. Slogan atıp boşa zamanımı almayın.
Gelelim turizm konusuna. Aslında kentte ilk 5 yıldızlı DEDEMAN OTEL yapıldığında çok olumlu bir adımın atıldığını söyleyebiliriz. Zira Karadeniz kıyılarında böylesine yatırımlar ( yaz mevsiminin kısalığı nedeniyle) yapılmıyordu. Ancak yörede turizmin gelişmesinin temel dayanaklarından biri de böylesi yatırımların yapılmasıdır. Yöreye gelen turistlerin konaklama imkanlarının tercih edilen düzeyde olması gereklidir. Olumsuz bir örnek olarak Amasra’daki konaklama imkanlarının hem kısıtlı hem de pahalı olması bölgede turizmin gelişmesine olumsuz etken olmuyor mu? Bir ara aynı durum Safranbolu içinde geçerliydi ama son yıllarda Safranbolu’ya özgü konakların açılmasıyla hem nicelik hem de nitelik olarak soruna pansuman yapmaya başladılar.
Zonguldak’ta DEDEMAN OTEL in varlığı büyük organizasyonların kentimize getirilmesinde ve büyük turizm şirketlerinin tur ağına kentimizi de dahil etmesine olanak sağlıyor. Kentin konuyla ilgili resmi kurumları bana göre yeterince KENTİN tanıtımına katkı sağlamıyor. Yoksa turizm için artık yalnızca “deniz” aranmıyor. Kültür turizmi, doğa turizmi hatta sağlık turizmi için bile alt yapısı olan bir bölgeden bahsediyoruz. Günümüzde pek konuşulmayan KÜKÜRTLÜ SU ve banyolarıyla ilgili bir çalışma duydunuz mu? Oysa KOKAKSU bölgesi adından da anlaşılacağı gibi bir dönemin en ilginç sağlık semtiydi.
Kent elindeki imkanları doğru değerlendirmeli. Gelir kalemlerini çeşitlendirip arttıran bir ZONGULDAK ilerisi için daha olumlu şeyleri düşündürebilir.