İktisat, İşletme, Ekonomi, Kamu Yönetimi, Maliye ve benzeri fakültelerde “İSTATİSTİK” diye bir ders vardır. Biz o kebap (diğerlerine göre) dersi çok severdik. Aslında bu ders “ rakamlarla yalan söyleme sanatı” gibi bir şeydir.

Bana; kanserin tüm hücrelerini sarmış ve muhtemelen yarın ölmesi beklenen hastanın bilgilerini verin, size öyle rakamsal değerler çıkarırım ki, hastanın doktoru bile “hata yaptığını” düşünür. O ailede o yaşta kimsenin ölmediğinden, son yıllardaki yaşam şartlarının iyileşmesinin olumlu etkilerini de işin içine katarak ortaya bir tablo çıkarırım, hasta sevinçten ölür bu kez. Yalandır yalan İSTATİSTİK.

İşsizlik rakamları açıklanıyor, hiç rakamlara bakma. Evde yan gelip yatan kaç tane işsiz evladın var, ona bak. Diyelim 3 çocuğun var ve hepsi bir divanda telefonlarıyla oyun oynuyor, sizin evde işsizlik rakamı % 100 dür. Teki çalışıyor, diğerleri hazırdan yemeye devam ediyorsa işsizlik oranı % 66 dan aşağı değildir. Hepsi çalışıyorsa, ki öyle bir oran henüz tespit edilemedi.

Bugün enflasyon oranını duydun, hemen sazan gibi inanma. Geçen ay bakkaldan/marketten aldığın kumanyaların fişleriyle yeni fişleri karşılaştır. Çıkan sonuç o ayın enflasyon oranıdır. TUİK te çalışan ve o komik rakamları açıklayan memurlara sakın hakaret etme, onlar ne denirse onu yapan bordrolular. Bordrolu birinden kahramanlık bekleme “KARA MURAT, FATİHİN FEDAİSİ” filminde olur o tip işler … Adam/kadın, o memur zaten 12 yıllık ev kredisi kullanmış, nasıl göze alsın işini kaybetmeyi? Sen akıllı olacaksın! Aklıma geldi, kısa bir şiirdir, yazayım.

Kurtulmak için bekleme

Sana bir el uzansın

Gayret et göreceksin

Seni sen kurtaracaksın.

Siyaset doğası gereği olanı değil, olmayanı anlatma sanatıdır. Örneğin bir lider, “ yerli uçak yaptık, uçuyoruz” derse, “vay be, biz neymişiz deme! Eğer öyle bir şeyi başarmış olsak, anlatmazlar, gözümüze gözümüze sokarlar. Uçağa binme zorunluluğu getirilir. Hatta o uçaklardan birini ülkenin Başbakanı kullanır ve o gün 1747 kanalda ortak canlı yayın yapılır.

Ülkede önemli büyük bir yatırım mı yapılıyor, hemen o işi/ihaleyi alan firmalara bak. Kim almış? Devlet garantisi verilmiş mi? Eğer Devlet garantisi verilmişse, geçmiş olsun, önümüzdeki 10/15 yılı borçlanmışsın demektir. Öyle gaza gelip, “biz neymişiz, haberimiz yokmuş” deme, yarın eline adisyonu verirler. Ben bu gazinoda hiç yemek yemedim, bu neyin hesabı diye de soramazsın. Borçlanırken bana mı sordun, derler adama!

Bu arada bir önceki yazımda kendilerinden bahsettiğim EYT’li (Emeklilikte Yaşa Takılanlar) dostlara teşekkür etmek istiyorum. O yazım benim, bugüne kadar en çok okunan ve beğenilen yazım oldu. Eğer o dostların sorunlarını aktarmaya bir nebze katkım olduysa, o benim için yeterli bir gururdur. Elbette biz köşe yazarları çözüm mercii değil, o sorunları iletme yükümlülüğü olan insanlarız. Gerekenler yapılır mı, yapılmaz mı bekleyip göreceğiz …

( Bu yazı 29 Ocak 2017 de yayınlanmıştır. Aradan geçen 5 yılda ülkemizde değişen ne var ne yok diye merak eden olursa diye küçük bir nostalji turu yapalım dedim./ Siz daha iyi bilirsiniz ama bana göre değişen tek şey TAKVİM YAPRAKLARI )