Dünya’da PANDEMİ öncesi bile çok konuşulan ve çözüm bekleyen acil sorunlar vardı. Küresel ısınma, çevre sorunları, gıda üzerindeki sansasyonel planlar, ilaç sanayi, kültürel ve dini temelli (suni çıkarılan) fobiler, gelir adaletsizliği, beceriksiz siyasetçiler ve devlet yöneticileri … Listeyi uzatmak mümkün. Fakat bu uzun listeye rağmen  ne yazık ki hala bazı insanların olayın ciddiyetine vakıf olmasına yeterli olamaması ! Bu bile tek başına ciddi bir sorun. Duyarsız ve umarsız bir kesimin varlığı. 

   Son yıllarda ülkesini seven, vatanseverlerin neredeyse tamamı “ üreten bir TÜRKİYE” isteği ve arzusunu dile getirdi. Tarım da akıllı, bilinçli ve planlı üretim. Sanayileşme ile birlikte paralel hareket edeceğimiz milli tarım ve hayvancılık politikaları. MİLLİ ve YERLİ üretim diye ALGI yaratanların ilk icraatı YERLİ TOHUMU yasaklamak olmuştu. Pazarlarda bile alımı/satımı yasaktı. Alacaksan İsrail tohumu alacaksın o da hibrit( tek atımlık) . Sonra bir kamu spotu ile sorunu çözdük “ TARLADAN SOFRAYA” tarım hareketi. Nerede? Hangi tarladan? 85 milyonluk ülkede yalnızca 600 bin çiftçi kalmış. O da mutlaka bir yerlere ipotekli. Trakya da borçsuz, ipoteksiz tarım yapan kalmamış. Sürekli Konya kadar bile susuz toprağı olmayan Hollanda’yı örnek gösteriyorum diye bir Hollanda firmasında ortaklığım olduğunu düşünmeyin lütfen. O işi eski bir başbakanımız çözmüş oğluna Hollanda da şirket kurmuş. Koca Türkiye’nin en şerefli koltuklarından birinde otur ama Hollanda da şirket kur/kurdur. Kazançlarının vergisini dahi ülkeye vermemişler sen milli tarım bekliyorsan epeyce safsın be arkadaş ! 

   Şeker fabrikaları kapatılmasın diyenlere “ bunlar statükocu devletçiler, bunlar gelişmeye kapalıdırlar” işte biz bu zihniyeti yıktık diyenler düne kadar şeker ürettiğini bile bilmedikleri Fas’tan Cezayir’den şeker ithal ettiler( satın aldılar) iyi mi? Fabrika kurmuyorsunuz diyoruz, törenle hapishane temeli atıyorlar. Eğitim kurumlarını OTOPARK yapmak isteyenler eğitim konusunda nasıl güven verebilirler? 

  Yüz yıllık REFİK SAYDAM HIFZISIHHA kurumunu kapatan eski sağlık bakanı hiç mi vicdanın sızlamadı o kararnameye imza atarken? Bilmeyenler için yazalım ülkemizin tek aşı üreten tesisi idi o kurum. Eğer bir kurum zarar ediyor diye kapatılacaksa T.R.T kapatılmalı, bakın mali durumuna. T.T.K zarar ediyor, ülkeye kamburdur diyenler başka kaç tane KAMU KURUMU, KAMU iştiraki sayarız burada iyi biliyorsunuz. Ama orada birkaç yerden maaş alan çocuklar var. Yazık değil mi o yalı sakinlerine! 

  Dünya tarım örgütleri sürekli uyarıyor. 2021 ve sonraki 10 yıl bu şekilde giderse parayla bile su bulamayacağız. Su olmayınca tarım ve hayvancılıkta olmayacak elbette. İş bu kadar ciddi. Peki biz tedbir olarak ne alıyoruz? Ortada yalnızca çok iyi yazılmış KAMU SPOTLARI var. Su kaynakları üzerinde yapılaşmaya izin vermeyin. Doğayı katletmeyin, tek bir ağaç kesenin ocağına taş doldurun. Nerede ? Doğa katliamının en çok yaşandığı ülkeler arasında hızla yükseliyoruz. 

    Ç Ö Z Ü M ….? ? ?